7 Nisan 2008 Pazartesi

HAFTALIK MÖNÜMÜZ 07.04.2008

Pazartesi : Tavuklu Şehriye Çorbası
Salı Salçaklı tavuk biftek
Pilav
Zeytinyağlı biber dolması


Çarşamba : Kıymalı kabak oturtma
Domates soslu makarna
Zeytinyağlı biber dolma


Perşembe : Mercimek çorbası
Cuma Etli türlü
Domates soslu makarna
Cacık

Afiyet olsun

ŞİMDİ OKULLU OLDUK

Sabah çok sessiz olmaya özen göstersem de oğluşum sesimi duydu ve kalktııııııı.... veeeee ağlamaya başladı. " Gitmeeeee " :(((((

Benim zaten gözyaşım kirpiğimin ucunda hazır bekliyor çağlamak için.

" Ama sen de okula gideceksin annecim. Bak çantan hazır, kıyafetlerin burada"

" Heyyyyy yaşasın. Sen cici bi annesin güle güle "

Nasıl yani ??? Bu kadar çabuk mu satıldım. Aman ağlayıp üzülmesin de.

Ben çıkıp gittim. 1 saat sonra babamızı aradığımda oğluşumuzun arkasına bile bakmadan okulundan içeriye daldığını ,beklemesine bile gerek kalmadığını bu yüzden eve döndüğünü söyledi. Bu durumda bana okulu taciz etme görevi düşüyordu. 3-4 kere aramışımdır. Herşeyin yolunda olduğunu işittikçe de daha rahatladım tabii.

Akşam çıkış saatinde ise kıyamet kopararak , ağlayarak almış babamız Arda'mızı. Hatta ikna edebilmek için Nautulius'a götürmek zorunda kalmış.

Eve geldiğimde koltuğa uzanmış miniminnacık olmuş gözlerle bana gülümsüyordu. Yemeği zor bela yiyip saat 9 olmadan da tabiri caizse sızdı.

Öğretmeni de davranışları ile ilgili çok güzel notlar gönderince de benim içim çok rahatladı.

Umarım bundan sonraki günlerimiz de ilk günün kolaylığı ve rahatlığı gibi geçer.


6 Nisan 2008 Pazar

BÜYÜK GÜN

Yarın çok özel ve değişik bir gün. Aslında şu son 3 günümüz çok değişikti ancak canım oğlum yarın okula başlıyor. Çok cici ve uzun araştırmalardan sonra içimize sinen bir yuva bulduk ve hafta sonu kaydımızı yaptırdık. Bugün de eşyalarımızı , çantamızı hazırladık. Maalesef ben işde olacağım için yarın oğluşumu babası götürecek okuluna. İlk gün aslında ben de yanında olmak isterdim ama ne yapalım.

Yarın için her ikisine de iyi şanslar dilemekten başka yapabileceğim bir şey yok.

Hepimize iyi şanslar.

2 Nisan 2008 Çarşamba

ARDA'MA MEKTUP


Birtanecik meleğim,
Bundan tam 3 yıl önce 18.04.2005 tarihinde sen daha henüz karnımdayken iş hayatımdan ayrıldım. 1 ay sonra da sen dünyaya geldin. Hayatımın en büyük değişimini yaşarken, minicik seni büyütmenin verdiği heyecan ve mutlulukla yaşamımda bir dönüm noktası oldun. Artık herşey senin içindi. Senin için uyuyor, senin için yemek yiyor hatta senin için nefes alıyordum. Hayat çok başkaydı artık. Hayatımın odak noktasıydın.
Şimdiyse yani tam 3 yıl sonra hayatımda yine büyük bir değişiklik, bir dönüm noktası oldu. Bugün tekrar iş hayatına döndüm ve ilk kez senden bu kadar uzak kaldım. O kadar karmaşık duygular içindeyim ki...... İş hayatını çok özlemişim ama bu arada ev ortamının rahatlığına alışmışım.
Güne seninle başlamak, kandırmacalarla sana kahvaltı ettirmeye çalışmak , bugün seni nereye götürsem de eğlendirsem diye planlar yapmak ne kadar kıymetliymiş meğer.
Seni inanılmaz özledim boğazım hep düğüm düğüm, gözlerim hep dolu doluydu. Akşam olmasını iple çektim. Zaman zaman ah bir uyusa da biraz nefes alsam, kendime vakit ayırsam ya da çok yapıştık birbirimize braz ayrı kalmamız gerekiyor diye düşündüğüm için kendime kızdım.
Kısacası duygu fırtınası yaşadım. Vicdan muhasebesi yaptım.
Ama şu karara vardım : Nasıl 3 yıl önce senin için, seni büyütebilmek için hayatımı değiştirip işimden ayrıldıysam, yine senin için, daha iyi yetişebilmen ve seninle daha kaliteli zaman geçirebilmek için işime tekrar geri döndüm. Bu düşünce beni biraz olsun rahatlattı.
Hele bir de beni pek aramadığın ( en azından baban öyle söylüyor ), eğlenceli bir gün geçirdiğin için sırtladığım duygu yükü daha da hafifledi. Bir de okula başlayıp orada mutlu olabilirsen o zaman senin adına bir sıkıntım kalmayacak.
Gene seni çok özleyeceğim, gene gündüzleri kokun burnumda tütecek ama zamanla buna da alışacağım. Arıtık yaşıtlarınla daha fazla vakit geçirmenin , benim sana öğrettiklerimin dışında daha farklı şeyler öğrenmenin zamanı geldi.
Seni herşeyden ama herşeyden çok seven annen.

29 Mart 2008 Cumartesi

MIZIKA KONSERİ

DANNNN ABABALAL

ARDA VE MERİÇ ÇAYDANLIK KONSERİ

HU KOMŞU KOMŞU

HARİKA BİR GÜN









































Dün yani 28.03 de oğluşumla harika bir gün geçirdik. Altunizade Kültür Merkezi'nde Nasreddin Hoca Şenliklerine katıldık. Önce vız vız arı, çalışkan karınca ve tembel ağustos böceğinin hikayesini anlatan tiyatro oyununu seyrettik Ve burada madalya kazandık.


Nasreddin Hoca'nın oynuna daha vakit olduğu için , hem oyalanmak hem de karnımızı doyurmak için Capitol'e gittik. Buradaki fıskiyeli havuz Arda'nın çok ilgisini çekti.

Sonra da Nasreddin Hoca'nın oyununu izledik. Arda artık işi abarttı ve bu sefer sahneye de çıktı.

25 Mart 2008 Salı




Bırnak (Irmak ) ablamız ile resital veriyoruz.

SEN HİÇ TRAFİK CANAVARI GÖRDÜN MÜ ?




Hafta sonu yine tiyatrodaydık. Oyunun ismi " sen hiç trafik canavarı gördün mü ?" Tiyatroya gitmek iyi hoş da tek sıkıntım oyun bittiğinde kendilerini ikna edip salondan çıkarabilmek.

TEMİZLİK İMANDAN GELİR




İSTANBUL'DA GÖKKUŞAĞI !!!!




Geçen hafta sağnak yağmurdan sonra güneş açtı ve çok güzel bir gökkuşağı göründü. Hava kirliliğine rağmen gökkuşağını görebilmek mucizeydi. Şimdi Arda her yağmurdan sonra gökkuşağını arıyor ......

13 Mart 2008 Perşembe

EDRİNE GEZİSİ

Bu resim de Ara Güler'in bir fotoğrafına benzedi. Gerçi biz çarşaflı değiliz ama ....

Geçtiğimiz hafta Edirne'deydik. Füsun Teyze ve Erhan amcamızla çok güzel vakit geçirdik. Bu Arda'mın ikinci Edirne gezisi ama o zaman henüz 3 aylık olduğu için hiçbirşey hatırlamıyor tabii.

Gezdik, eğlendik, camileri ( özellikle Selimiye camii ) gezdik. Oyun parkları ( aslında şehir inanılmaz ucuz ) çok ucuz olduğu için çarpışan arabalarda çok fazla vakit geçirdik. Ancak bu eğlencemiz 2 gün sürdü. Çünkü canım oğlum çok hastalandı . Gezimizin kalan günleri Arda'mın ateşini düşürmek ve hastaneye taşınmakla geçti. Füsun teyzemizi bu konuda üzdük ve yorduk .


Herşey için tekrar çok teşekkürler
























































































NAZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ

Kadıköy Bahariye 'de " Sanatkarlar Sokağı " ismini taşıyan küçük bir sokak var. Bu sokakta minik şirin cafelerin yanı sıra yol boyunca yanyana sıralanmış arabalarda takılar, ahşap ve cam ürünler v.b. el emeği bir çok ürün sergilenmekte ve satılmakta. Bu sokağın sonunda ise " Nazım Hikmet Kültür Merkezi" mevcut. Yazlık ve kışlık bahçelerinde nefis pastalarından tadıp, kahvenizi yudumlarken dostlarınızla hoş sohbetler yapabileceğiniz oldukça nezih bir ortam. Arkasındaki köşk ise, kültür merkezi olarak kullanılmakta. Konferans salonları, tiyatro ve sergi salonları ayrıca çeşitli kurslar mevcut.









26 Şubat 2008 Salı

PARK SEZONUNU AÇTIK

Güneşli ve ılık, kuş cıvıltıları arasında Arda'mın " günaydın annem" diyen sesiyle güne başlamak ne kadar güzelmiş. Özlemişiz.... Yalancı baharmış aslında bu ama olsun yalancı da olsa bahar ..... Daha bir hafta önce kartopu oynuyorduk. İnanılmaz ama gerçek. Hoşgeldin bahar.....














25 Şubat 2008 Pazartesi

UMUT



Hayatta herşey bizim istediğimiz gibi gitmiyor.Kim bilebilir ki en kısa zamanımız olan yarınımızda neler yaşayacağımızı.10 yıl sonrasına dair planlar yapıp hayaller kuruyoruz. Gerçekleşmediği zaman da hayatın bize karşı ne kadar acımasız olduğunu düşünüp çoğu zaman kahrediyor, ağlayıp isyan ediyoruz kendimize , bu hayata.
Bazı şeylerin kader olduğunu, bizim de hatalarımız olduğunu, belki de elde edemediklerimizin ve kaybettiklerimizin sorumlusunun hayat değil de kendimiz olduğunu bilmiyor muyuz acaba ?
Bir çoğumuz şapkayı çıkarıpta önümüze koymaya nedense cesaret edemiyoruz. Gerçeklerden, kendimizle yüzleşmekten mi korkuyoruz acaba ?
Her gece yeni bir güne açılan bir kapı aslında. Bunu ne kadar biliyor ve ne kadar değerlendiriyoruz.Hayatımızın ne kadarını isteyerek , herşeyiyle, acısıyla tatlısıyla kabullenip tat almaya çalışıyoruz ?
Dedim ya hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. Bunu 7'den 70'e hepimiz yaşıyoruz.
Mutlu edeni bulmak, sevgi dolu hayatlara başlamak zorundayız. Her kötü olarak yaşadığımızı varsaydığımız olay yada olayların arkasında bizi bekleyen güzellikleri görelim.
Her gecenin ardından bir sabah, her karakışın ardından ılık bir bahar, geldiğini unutmayalım. Kendimizi ve hayatı sevelim.
Sevgiyle kalın...

22 Şubat 2008 Cuma

İNDİRİM BAŞLADI




Burası Kadıköy Bahariye caddesi. İndirimler başladı ,mağazalar tıklım tıklım . Ama bazı mağazalar var ki önünde kuyruklar oluşmuş ve ancak dışarı çıkan olursa içeriye girebiliyorsunuz. Artık yorumu size bırakıyorum.

21 Şubat 2008 Perşembe

YENİ HOBİMİZ BALIK TUTMAK


BENİM BİLGİZAAAR DA BİYAZ İŞİM VAR




Mutfakta ben, bilgisayarda da Birol ne zaman özgürce işimizi yapabileceğimizi merak ediyoruz doğrusu.

MUTFAKTAKİ YARDIMCIM




ANNE BEN KAYI ÇOK FEVDİM !!!!



























































Çok şükür sonunda tipi ve fırtına durdu. Hava soğuk ama heryer bembeyaz. Sabah saat daha 9. Ortalıkta kimsecikler yok. Kadıköy'de araba geçmiyor.
Birol'la birbirimize baktık ve hadi dedik.
Arda hemen " nereee gidoz" .
" Kartopu oynayacağız. "Garibim anlamadı ama bir yere gidiyoruz ya
" yaşasıııınnnn " diyerek çığlıklar atıyor. Kahvaltı bile etmeden ( karlar bozulmasın malum burası Kadıköy ) sıkı sıkı giyinip indik aşağıya. Aman Allahım. Ne büyük bir zevk ne eğlence.....
Karlara kendini atıp " imdaaaattt kuytayın beni" diye bağırmalar, karlarda emeklemeler, kartopu yapmaya çalışmalar, bu arada karın tadına bakmalar. Arda'yı seyretmekten biz doğru dürüst kartopu bile oynayamadık. Ama eve dönüş felaketti. Sanırım rıhtım inlemiştir. Martılar bile bu kadar bağıramaz. Eve zor çıkardık paşamızı. Öğlen uykusundan önce bir kar sefamız daha oldu. Bu seferki dönüş biraz daha hafif olaylıydı.
Neyse artık oğluşum karın ne olduğunu, kardan adamın nereden ve nasıl geldiğini öğrendi. Kar maceramız da burada sona erdi.